Söyleşiler

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ÜZERİNE

Dünyanın her yerinde ve her döneminde insanlar,  iş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle bedensel ve ruhsal zararlara maruz kalmakta ve can vermektedir. İş sağlığı ve güvenliği hem çalışanlar hem işverenler tarafından üzerinde titizlikle durulması gereken bir sistematik düzenlemedir. Akademik ve idari personel yönünden çalışma ortamlarının güvenli olması ve kendilerini güvende hissetmeleri psikolojik ve iş verimi yönüyle önemlidir. Çalışma ortamını tehlikeli ve riskli gören çalışanlar iş yerinde verimli ve keyfili çalışamaz ve o işyerine aidiyet duygusu ile bağlı olamaz.  Çalışanın iş sağlığı ve güvenliği kapsamında dünyada sanayi devrimi öncesi ve sonrası gelişmelerden ve Ülkemizde günümüze kadar geldiği aşamalardan kısaca bahsedecek olursak;

Dünyada sanayi devrimi öncesi;

Babil İmpratorluğunun Kurucusu Hamurabi(M.Ö. 1819-1950), döneminin adıyla bilinen hamurabi kanunlarına göre, Taş sütunlara yazılı Hammurabi Kanunları Yazıtı "Eğer bir müteahhidin sağlam yapmadığı bir binanın çökmesi sonucunda bina sahibi hayatını kaybederse, müteahhit ölüm cezasına çarptırılır; eğer bina sahibinin oğlu hayatını kaybetmişse, müteahhidin oğlu ölüm cezasına çarptırılır; eğer bina sahibinin kölesi hayatını kaybetmişse, müteahhit aynı değerde bir köleyi bina sahibine verir. Eğer müteahhidin sağlam yaptığı bir binanın çökmesi sonucunda bina sahibinin malları hasar görmüşse, müteahhit binayı yeniden yapacağı gibi, bina sahibinin tüm zarar ve ziyanını da karşılayacaktır. Bir binanın inşaat kurallarına uyulmadan yapılan bir duvarı yıkılırsa, müteahhit tüm masrafları kendisine ait olmak üzere o duvarı sağlamlaştırmak zorundadır”.

Hipokrat (M.Ö.460-370), kurşun zehirlenmesinin başlıca belirtilerine dikkat çekmiştir.

Heredot (M.Ö. 484-425), ilk kez çalışanların verimli olabilmesi için yüksek enerjili besinlerle beslenmeleri gerektiğine değinmiştir.

Platon-Eflatun (M.Ö. 5.YY.), bazı esnaf ve zanaatkarların çalışma pozisyonlarından ileri gelen şekil bozuklukları  ile ilgili bilgi vermiştir.

Plini (M.S. 1. YY.), çalışma ortamındaki tehlikeli tozlara karşı çalışanların korunması amacıyla başlarına torba geçirmelerini önermiştir.

Juvenal (M.S. 60-140), ayakta durarak çalışanların varislerine işaret etmiştir.

Galen (M.S. 2. YY.), eski Yunanlı doktor kurşun zehirlenmesinin patalojisini doğru bir şekilde açıklamış ve bakır madenlerinde çalışanların asit buharına maruziyetlerinin sağlık riski oluşturduğunu belirtmiştir.

Agricola (M.S 1494-1555), De Re Metallica kitabında maden ocaklarındaki tozlar için ocakların havalandırılması ve başka bazı önlemlerden söz etmiş, radon gazı ve akciğer kanseri ilişkisini, tozlu ortam ve pnömokonyoz ilişkisini belirlemiş ve “madenci hastalığı” adı vermiştir.

Paracelsus (M.S 1493-1541), madencilerde görülen akciğer hastalıkları ile madenlerin eritilmesi işlerinde çalışanların sorunlarına ve civaya bağlı olarak gelişen sağlık sorunlarına yer vermiştir,

İtalyan Bernardino Ramazzini (M.S 1633-1714), Dr. Ramazzini, hasta muayenesi sırasında “Ne iş yapıyorsun?” sorusunun yerleşmesini sağlayan hekim olarak tarihe geçmiştir.

Sanayi devriminin başlamasıyla, uluslararası iş sağlığı ve güvenliği üzerine çalışan önemli iki kuruluş 1919 yılında ILO ( Uluslararası Çalışma Örgütü ) 1945 yılında ise WHO ( DSÖ Dünya Sağlık Örgütü) çalışan sağlığına ve güvenliğine yönelik hedefler belirlemiştir.

Türkiyede İSG gelişiminden bahsedersek; Osmanlı döneminde Fütüvvetname, Dilaverpaşa Nizamnamesi, Maadin Nizamnamesi, Cumhuriyet Döneminde ise İSG ile alakalı ilk kanun, Ereğli Havza-i Fahmiye Maden İşçisi Yasası, Borçlar Kanunu, Belediyeler Kanıunu, Umumi Hıfzıssıhha Yasası son olarak da 4857 İş Yasası ve 5510 sayılı SSGSS Yasası yürürlüğe girerek sosyal korumalar devam etmiştir.

Günümüzde ise 6331 Sayılı Kanun ve İSGÜM, ÇASGEM, İTK, SGK İSG alanında önemli kuruluşlardır.

Sık sık duyduğumuz kavramlara göz gezdirirsek;

İş Sağlığı; Çalışanların iş yeri ortamı ile yararlanılan malzemelerin tehlikelerden sıyrıldığı ya da bu tehlikelerin en düşük seviyeye getirildiği iş alanında sağlıklı bir şekilde iş yapabilmesidir.

İş Güvenliği; İşyerlerinde işin yürütülmesiyle ilgili olarak oluşan tehlikelerden sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak ve daha iyi bir çalışma ortamı yaratmak amacıyla yapılan sistemli çalışmalardır. 

 İş kazası; Aniden, planlanmayan, kazaya uğrayana ve ortama olumsuz etkiler verebilme olasılığı bulunan olaylardır. İş kazaları dikkatsizlik, aceleci davranış, panik yapma gibi kişisel sebepler ayrıca, kullanılan malzeme, ekipman ve makinelerin kontrol ve bakımının zamanında yapılmaması, kullanımında yetersiz bilgi, yetkisiz kullanma gibi faktörlerin ortaya çıkması çalışanların iş kazasına uğrama olasılığını artrımaktadır.

Meslek hastalığı; İşverence kendisine görevlendirilen işi yapması anında çalışanın sağlığının olumsuz etkilere maruz kalması, zarar görmesi zaman içerisinde sağlığının bozulmasıdır.

Gelişen teknoloji ve büyüyen sanayileşme ile ağırlaşan çalışma ortamları, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sosyal, ekonomik, politik açılardan devlet ve toplumu negatif sonuçlarla etkilememesi için iş sağlığı ve güvenliğini iyileştirmeye yönelik çalışmalarla kontrol mekanizmalarını geliştirmesine neden olmuştur. Çalışanların sağlığı ve güvenliği ile yaptıkları iş arasındaki ilişki İSG’nin esasını oluşturur. İSG nin amaçlarını şöyle sıralayabiliriz.

  • Çalışanların sağlığını bedensel ve psikolojik bakımdan en üst seviyeye ulaştırmak
  • Çalışanların yaptıkları işe uyumunu sağlamak.
  • Çalışma ortamında sağlığı ve güvenliği olumsuz etkileyecek durumları kontrol altına almak veya tamamen ortadan kaldırmak.
  • Oluşabilecek sağlık zararlarını, meslek hastalıklarını önceden saptamak ve engellemek.
  • Çalışma ortamından doğan olumsuz etkilerin derecelerini bilimsel ve ahlaki yöntemlerle objektif şekilde analiz etmek.
  • İş kazası veya meslek hastalığı sonrasında çalışanların işe sağlıklı bir şekilde dönmelerine imkan sağlamak.

Ülkemizde ortalama her 6 dakikada bir iş kazası yaşanmakta, her 6 saatte bir çalışan hayatını kaybetmektedir. Yapılan araştırmalar, iş kazalarının %50’sinin önceden engellenebilecek kazalar olduğunu, %48’inin kontrol mekanizmasını oluşturarak iş kazalarının engellenebileceğini, %2 sinin de engellenmeyecek kazalar olduğunu göstermektedir.

Peki iş kazalarını nasıl engelleyebiliriz.

Tehlikeleri belirleyerek, her tehlike için riskin düzeyini öngörüp belirleyerek, riski kontrol altına alarak tedbir çalışmaları yaparak. Kazaları engellemenin en önemli noktası tehlikeleri fark etmekten geçer. Ramak kala olaylar iş kazalarının habercisidir diyebiliriz.  Günlük hayatta “az kalsın” “neredeyse” “ucuz atlattık” “kıl payı” gibi tabirlerle ifade edilen olaylar ramak kala olaylara örnektir. Form https://isgb.eskisehir.edu.tr/tr adresinde bulunmaktadır. Öğrencilerimizin ve personelimizin ramak kala olayların tespit edilmesinde rolü büyüktür. Bu nedenle çalışma ortamında, karşılaştıkları veya gördükleri ramak kala olayları bildirmelerini rica ediyoruz.

Tehlike ve risk kavramlarının eş anlamlı olmadığı fakat birbirleri ile ilişkili olduğu görülmektedir. Tehlike çalışana zararlı olacak konuları ifade ederken, risk tehlikelerin oluşma ihtimalinden bahseder.

Örneğin kaygan zemin bir tehlike kaynağıdır. Kaygan zeminde yürümek risktir. Düşmek ise iş kazasıdır.   

Tehlike ve buna bağlı riskin şiddetini öngörmek, sonucunu önceden tahmin etmek, alınacak tedbirler ve mevcut durum ile riskin kabul edilebilir olup olmamasına karar vermek gibi tüm süreçler risk değerlendirmesi tanımına girmektedir.

Risk değerlendirme aşamaları tablosu aşağıdadır.

RİSK DEĞERLENDİRME SÜRECİ

Tehlike Kaynaklarının Belirlenmesi

  1. ADIM

Risklerin Değerlendirilmesi

Şiddetin Tanımlanması

Olasılığın Tahmini

Risk= Olasılık X Şiddet

  1. ADIM

Kontrol Tedbirlerinin Kararlaştırılması ve Uygulanması

Tehlikenin Ortadan Kaldırılması

Daha Az Tehlikeyle Değiştirilmesi

Kaynağında Önlem Alınması

  1. ADIM

İzleme ve Gözden Geçirme

  1. ADIM
 

İş Yerlerinde tehlike kaynakları olarak, gürültü, titreşim, termal konfor (sıcaklık-soğukluk), aydınlatma, radyasyon, basınçlı kaplar, kanserojen ve mutajen maddeler, kimyasal, biyolojik ve psikososyal etkenler, ergonomi, iş ekipmanları, iş yeri ortamı, elektrikli çalışmalar, tehlikeli yöntem, durum ve davranışlar, ekranlı araçlar, kapalı alanlar, el ile kaldırma, yüksekte çalışma ve yangın diyebiliriz. Bu Tehlike kaynaklarını kısaca mevzuat kapsamında açıklarsak;

  1. Gürültü 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ”Çalışanların Gürültü İle İlgili Risklerden Korunmalarına Dair Yönetmelik” kapsamında en düşük maruziyet eylem değerleri: (LEX, 8saat) = 80 dB(A) İşveren kulak koruyucu temin etmek zorunda, en yüksek maruziyet eylem değerleri: (LEX, 8saat) = 85 dB(A) kulak koruyucu kullanılması zorunludur.
  2. Termal Konfor 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu “İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik” kapsamında ve İşyerlerinde termal konfor şartlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesinde TS EN 27243 standardı ile termal konforun tehlike ve risklerini belirleyebiliriz. Termal konfor kulağa hoş da gelse çalışma ortamındaki ölçümlerin standartlar dışında olması çalışanlara bir risk oluşturmaktadır. Havanın sıcaklığı, nemi, akım hızı ve radyant ısı insan organizmasındaki ısı değişikliğini olumlu-olumsuz etkiler. Yapılan işe göre termal konfor şartları değişmektedir.
  3. Aydınlatma 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu “İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik” kapsamında ve İşyerlerinin aydınlatmasında TS EN 12464-1: 2013;  TS EN 12464-1.2011: 2012;  standartları esas alınır.
  4. İyonize Ve Non-İyonizan (Radyasyon) 2690 Sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu “Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği” kapsamında radyasyon tanımlaması yapılmıştır.

X ışınları ile radyoaktif maddelerden yayılan alfa, beta, gama ışınları gibi radyasyonlar, iyonlaştırıcı radyasyon olarak tanımlanır.

İyonlaştırıcı radyasyonlar, önlem alınmadığı takdirde tüm canlılar için zararlı olabilecek radyasyon çeşitleridir.

  • Radyasyon korunmasında kullanılan birim:  Sievert (Sv) = 1 Joule/kg (1 Sv ~ 1 Gy)
  • Dünya Genelinde Doğal Radyasyon Kaynakları nedeniyle alınan yıllık etkin doz 2.7 mSv'dir.
  • Tıp alanında çalışan radyasyon görevlilerinin aldıkları dozun yıllık ortalaması 1 - 5 mSv civarındadır.
  • Çernobil nedeniyle Türk Halkının aldığı kişisel doz ortalaması 0.5 mSv'dir.

Radyasyon yayan cihaz veya radyoaktif maddelerle çalışan kişilerin maruz kaldığı radyasyon dozunu ölçmeye yarayan cihazlara kişisel dozimetre adı verilir.

  1. Basınçlı Kaplar 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu “Basit Basınçlı Kaplar Yönetmeliği (87/404/At)” Kaynaklı, 0,5 bar’dan daha yüksek iç basınca tabi tutulması amaçlanan, hava ve azot gazı içeren ve yakma amacı dışında kullanılan kaplar. Basit basınçlı kapları tarif eder. Yangın söndürücüleri kapsamaz. Tüm kap ve ekipmanlarda AB uygunluk beyanı, CE işaretinin olması beklenir.
  2. Kanserojen veya Mutajen Maddeler 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu “Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Yönetmeliği” “Kanserojen ve Mutojen Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkındaki Yön.” Kapsamında kanserojen ve mutajen maddeler tanımlanarak iş güvenliğindeki yerleri açıklanmıştır.
  3. Kimyasal Etkenler 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu “Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” kapsamında işyerlerinde önemli bir etken olan kimyasal maddelerin iş güvenliğindeki konumu açıklanmıştır.  Kimyasallar solunduğunda, deriyle temasında veya yutulduğunda insan bünyesine çok zararlı hale gelmektedir. Her bir kimyasalın kimliğini bilmek, gerekli koruyucularla çalışmak, en düşük sürede maruz kalarak temin etmek iş güvenliğinde alınacak önlemler arasındadır.
  4. Psikososyal Etkenler 4857 Sayılı İş Kanunu “6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu” “Başbakanlık Genelgesi 19 Mart 2011 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 27879 Konu: İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” başlıklarında psikososyal etkenler tanımlanmıştır. 
  5. Ergonomi 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu  “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği” kapsamında ergonomi konusu açıklanmıştır. Masanın, koltuğun yüksekliği, ekranla göz arasındaki mesafe, klavyenin durumu gibi özellikler ergonomiyi açıklar.
  6. İş Ekipmanları ve Mekanik Tehlikeler 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ”İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği” kapsamında iş ekipmanlarının ve mekanik tehlikelerin tanımlaması yapılmıştır. Genelde mühendislik fakültesinin tüm bölümlerinde tehlike oluşturacak bir konudur. Özellikle cihazların bakımlarının yapılmaması, koruyucularının olmaması, bilinçsiz temizlenmesi sonucunda ölüme kadar varan ağır kayıplara ve maddi sorunlara varabilir.
  7. İş Yeri Ortamı 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu  “İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik” kapsamında iş yeri ortamının iş güvenliği açısından bir risk olabileceği açıklanmıştır. Tüm çalışanların iş yerlerinde güvenli bir şekilde çalışması için işveren tarafından tüm olanakların, düzenlemelerin yapılması gereklidir. 
  8. Elektrikli Çalışmalar 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ”Elektrik İle İlgili Fen Adamlarının Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik” “Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği“ “Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği” “Elektrik Tesislerinde Topraklamalar Yönetmeliği” kapsamında birçok yönetmelik elektrikli çalışmalar konusunda tanımlamaları, tehlike ve riskleri açıklamıştır.
  9. El İle Kaldırma ve Yüksekte Çalışma  6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ”Elle Taşıma İşleri Yönetmeliği” ve ILO'nun 128 sayılı tavsiyesi kapsamında el ile taşıma, yükleme işleri önlemlerin alınmadığı şartlarda büyük risk oluşturabilmekte, bel ağrılarından, çalışamaz duruma hatta ölüme varan sonuçlar doğurmaktadır. Yükün ağırlığı, çalışanın fiziksel özellikleri, çalışma ortamının düzeni, çalışma hızı gibi birçok faktör oluşacak riskleri etkilemektedir.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ”Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği” kapsamında yüksekte yapılan işin büyük bir risk oluşturduğu, alınacak önlemleri açıklamaktadır. Genellikle inşaat sektöründe yaşanıyor gibi görünse de her iş ortamında bir tehlike kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Camları temizlerken, çatıları tamir ederken, malzemeleri istiflerken önlem alınmadığı takdirde düşme riski ile karşı karşıya kalınması muhtemeldir.

  1. Ekranlı araçlarla çalışma 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ”Ekranlı Araçlarla Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” kapsamında ekranlı araçlar, uygulanan işlemin içeriğine bakılmaksızın ekranında harf, rakam, şekil, grafik ve resim gösteren her türlü araç olarak açıklanmaktadır. Ofislerde genellikle bilgisayarlar, laboratuvarlarda cihazların bağlandığı araçlar bu sınıfa girmektedir. Doğur oturuş ve gözleri korumak en önemli önlemlerdendir.
  2. Yangın 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ”Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik” kapsamında en büyük tehlike kaynağı ve riskin boyutu yangındır. Her iş ortamında, yaşanması muhtemel risklerden olan yangın için gerekli tüm önlemlerin alınması ve olası ihtimalini düşünerek yangın tüpleri, söndürme ekipleri, acil durum planları gibi gerekli donanımların işverence tamamlanması gereklidir. Çalışanın yangın konusunda bilinçlendirilmesi, laboratuvarlara çalışırken kıvılcım kaynaklarına, tüplerin özelliklerine, kimyasalların etkileşimlerine dikkat etmesi, yangın riskini bertaraf etmesi için önemlidir.

Üniversitemizin bölümlerinde bu tehlikeler belirlenerek nitel ve nicel sonuç odakli risk değerlendirme çalışmaları birçok kez yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Üniversitemizde kontrol listesi ile kalitatif L Tipi Matris metodu ile kantitatif değerlerle risk derecelerini belirlemek suretiyle çalışmalar yapılmaktadır.

Hasan PolatkanTerminali L tipi Risk Değerlendirme ve Akademik Kulüp Kontrol Listesi Risk Değerlendirme örnekleri ektedir.

6331 sayılı İSG Kanununa göre İş yeri Sağlık ve Güvenlik Birimi olarak Üniversitemizde yaptığımız çalışmalara değinirsek,

  • İşe yeni başlayan personele iş başı eğitim ile çalıştığı tehlike sınıfına göre 8-16 saat  yüz yüze ve İSG Eğitimini ilk defa almayan  personele 3 yılda bir çevrimiçi/yüzyüze İSG Eğitimi verilmektedir.
  • Yüksekte çalışan personelimiz için de ayrıca yüksekte çalışma eğitimi verilmektedir.
  • Her fakülte ve birimde acil durum ekipleri belirlenmiştir. Acil durum ekipleri, söndürme, kurtarma, koruma ve ilk yardım olarak 4 grupta toplanıyor. Bu ekiplerin eğitimleri de ayrıca verilmektedir.
  • Her birime birim üst yöneticiler tarafından çalışan temsilcileri atanmıştır.
  • 50 çalışan ve üstü bulunan fakülte ve yüksekokul ve birimlerde İSG kurulu oluşturulmuştur. Kurul, Üst Yönetici, Çalışan Temsilcisi, İSG Uzmanı, Sivil Savunma Amiri, Acil Durum Ekiplerinden ve bazı çalışanlardan oluşmaktadır. Kurul en az 3 ayda bir toplanarak faaliyetlerini yerine getirmektedir. Sivil Savunma Amiri, İş Güvenliği Uzmanı  birimlere saha ziyaretlerinde bulunarak eksiklikleri ve uygunsuz durumları birim İSG kurul toplantısında sunmaktadır.
  • Her Fakülte ve birime ait acil durum tahliye planları hazırlanarak görünür yerlere asılması sağlanmıştır.
  • 2021 yılında yangın acil durum tatbikatı, 2022 yılında deprem tatbikatı yapılmıştır. Her yıl tatbikatlar mevzuata uygun yapılmaya devam edecektir.
  • Öğrencilerimiz için laboratuvar derslerine girmeden önce laboratuvarda iş güvenliği bilgilendirmeleri yapılmakta İSG konulu test yapılarak sınav geçenler laboratuvarda çalışmaya hak kazanmaktadırlar.
  • Staj yapacak öğrencilerimize de istenildiğinde İSG Eğitimi ve sonrasında sertifkalar verilmektedir.
  • Teknik personel için kişisel koruyucu donanımlar ve malzemeler rutin olarak temin edilmektedir.
  • Üniversitemizin Afet ve Acil Durum Yönetim Süreci Yönergesi 2021 Aralık ayında birimimizce hazırlanarak onaylanmıştır. Bu yönergede personelimizin afet öncesi, sırası ve sonrasında teşkilatlanması, sorumlulukları, görevleri yer almaktadır. Yakın zamanda Üniversitemizin İtfaiye Birimi ile yönerge kapsamında somut çalışmalar başlayacaktır.

Çalışanlarımızın ve öğrencilerimizin görüşleri her zaman çok önemli..  İSG üzerine mini bir anket çalışmasına katılım Üniversitemiz adına çok faydalı olacağını düşünmekteyim.

  1. İş Yeri Sağlık ve Güvenlik Biriminde çalışsaydınız yapacağınız ilk çalışma ne olurdu?
  2. Kişilere risk oluşturacağını düşündüğünüz Kampüs içerisinde gözlemlediğiniz bir husus var mı?
  1. Çalışırken sizi bedenen ve ruhen rahatsız eden durum, materyal, eylem var mı?
  1. Özel güçleriniz olsaydı Üniversitemize İş Sağlığı ve Güvenliği, Afet ve Acil Durum konularında ne gibi katkılar sağlardınız?
  1. Üniversitemize özgü tehlike ve riskleri tanımlayan, kişilerin Afet ve Acil Durum, İş Sağlığı ve Güvenliği konularında dikkatini çekecek nesne ne olabilir?(karikatür-afiş-resim-yazı vb..)
  2. 5. Maddede bahsi geçen konularda yarışma organizasyonu yapılsın mı? Böyle bir yarışma olsa katılır mısınız?
  3.   Linkini Tıklayarak anket çalışmasına destek verebilirler

Tarafımıza Gelen Sorular ve Cevapları İle Bitirelim..

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun uygulama kapsamı nedir?

6331 sayılı Kanun, kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine uygulanmakla birlikte bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekilleri, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanları kapsar.

Fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, ev hizmetleri, çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar ve hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetlerinde çalışanlar anılan düzenleme kapsamında değildir.

Kamuda memura İSG Hizmetleri  ne zaman yürürlüğe girecektir?

Kanunun 38 inci maddesi gereği işyerinde İSG profesyonellerinin görevlendirilmesi; 4857 sayılı İş Kanunu’nun mülga 81 inci maddesi kapsamında 50’den fazla işçi statüsünde çalışanı bulunan kamu kurumları ile tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan özel sektöre ait işyerlerinde yürürlüktedir.

4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 31.12.2023 tarihinde yürürlüğe girecektir.

 Elektrik ve elektronik mühendisleri elektrik ile ilgili tesisatın periyodik kontrollerini yapabilir mi?

İşyerinde iş ekipmanlarının kullanımı ile ilgili sağlık ve güvenlik yönünden uyulması gerekli asgari şartları belirtmek amacıyla İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği 25/4/2013 tarihli ve 28628 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Yönetmeliğin Ek-3’ünde “periyodik kontrole tabi iş ekipmanları” başlıklı 2.3. maddesinde elektrik tesisatı, topraklama tesisatı, paratoner tesisatı ile akümülatör, transformatör ve benzeri elektrik ile ilgili tesisatın periyodik kontrolleri elektrik mühendisleri, elektrik tekniker veya yüksek teknikerleri tarafından yapılabileceği hüküm altına alınmış olup ilgi standartlarda aksi belirtilmediği sürece, tesisatların periyodik kontrollerinin yılda bir kez yapılması hususu belirtilmektedir. Ayrıca, Elektrik İle İlgili Fen Adamlarının Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmeliğin Elektrikle İlgili Fen Adamlarının Görev, Yetki ve Sorumlulukları başlıklı 4 üncü maddesinin (b) bendinde; Denetime yönelik fenni mesuliyet sorumluluğu elektrik veya elektrik ve elektronik mühendislerince veya Yapı Denetim Kuruluşunun denetçi elektrik veya elektrik ve elektronik mühendislerince üstlenilen bağlantı gücü 1500 KW, 400 Volt’a kadar elektrik iç tesislerinin yapımı ile bağlantı gücü 1250 KW, 400 Volt’a kadar elektrik iç tesislerinin yapımı konularında elektrik-elektronik mühendislerinin yetkili oldukları belirtilmektedir. Bu çerçevede, topraklama ölçümü ve topraklama tesisatı işlerinin elektrik ve elektronik mühendisleri tarafından da yapılabilmesi mümkündür.

CE işareti ne anlama geliyor? Zorunlu mudur?

CE işareti yeni yaklaşım mevzuatı gereği ürünün ilgili yönetmelikte belirtilen temel sağlık ve güvenlik gereklerini karşıladığını gösteren işarettir. Zorunludur ve ürünün serbest dolaşımı için pasaportudur.

Çalışanın sağlığının uygun olmaması nedeniyle işi yürütemeyecek olması nasıl belgelenir ve kendisine başka görev verilebilir mi?

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında; “tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz“ hükmü ile aynı maddenin üçüncü fıkrasında; "bu Kanun kapsamında alınması gereken sağlık raporları işyeri hekiminden alınır. 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli işyerleri için ise kamu hizmet sunucuları veya aile hekimlerinden de alınabilir. Raporlara itirazlar Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hakem hastanelere yapılır, verilen kararlar kesindir." hükümleri bulunmaktadır. Ayrıca anılan Kanun'un “işverenin yükümlülükleri” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde "işverenin "çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alacağı" hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte, 20/7/2013 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde işyeri hekiminin görevleri arasında “özel politika gerektiren gruplar, meslek hastalığı tanısı veya ön tanısı alanlar, kronik hastalığı, madde bağımlılığı, birden fazla iş kazası geçirmiş olanlar gibi çalışanların, uygun işe yerleştirilmeleri için gerekli sağlık muayenelerini yaparak rapor düzenlemek, meslek hastalığı tanısı veya ön tanısı almış çalışanın olması durumunda kişinin çalıştığı ortamdaki diğer çalışanların sağlık muayenelerini tekrarlamak” bulunmakla birlikte, bu kapsamda “çalışanların yapacakları işe uygun olduklarını belirten işe giriş ve periyodik sağlık muayenesi ile gerekli tetkiklerin sonuçlarını Ek-2’de verilen örneğe uygun olarak düzenlemek” hükmü gereği İşe Giriş/Periyodik Muayene Formu düzenleme yetkisi işyeri hekimlerine verilmiştir. Ancak Kanun'un "Yürürlük" başlıklı 38 inci maddesi üzerinde 18/6/2017 tarihli ve 7033 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış olup anılan maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin 1 numaralı alt bendi; “Bu Kanunun; 4857 sayılı İş Kanunu’nun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 31.12.2023 tarihinde yürürlüğe girer.” şeklinde değiştirilmiştir. Söz konusu değişiklik 4857 sayılı İş Kanunu'nun mülga 81'inci maddesi kapsamında 50'den az çalışanın bulunduğu kamu kurumlarını (4857 sayılı Kanuna tabi 50'den az işçi bulunan kurumları) kapsamakta olup bu işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesi ile ilgili hükümlerin 31.12.2023 tarihinde yürürlüğe girmesine yöneliktir. Bu itibarla, Kanunun 38 inci maddesi uyarınca işyerinde görevlendirilmiş işyeri hekimi bulunması halinde işyeri hekiminin, sağlık hizmeti sunucusunda görevli diğer bir hekim tarafından verilen rapor sonuçlarını değerlendirerek yeni bir rapor hazırlaması, hazırlanacak bu raporda 20/7/2013 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmeliğin ek 2'sinde bulunan İşe Giriş/Periyodik Muayene Formunun kullanılması ve bu raporun Kanaat ve Sonuç kısmında hekim tarafından kişinin çalışamayacağı işlerin açıkça belirtilmesi ile işyerinde çalıştırılabileceği işlere yönelik de bilgi verilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme sonucu, işyeri hekiminin yazılı görüşüne istinaden kişinin, mevcut işte çalışmasının sakıncalı bulunması hâlinde, bu husus işveren veya işveren vekilince değerlendirilerek çalışanın işyerinde sağlık durumuna uygun başka bir işte görevlendirilmesi mümkündür. İşyeri hekiminin aksi görüşü hâlinde çalışan Sağlık Bakanlığınca belirlenen hakem hastaneye başvurarak yeni sağlık raporuna itiraz etme hakkına sahiptir. Ancak Kanunun 38 inci maddesi uyarınca kurumda işyeri hekimi görevlendirmesi yükümlülüğü yürürlüğe girmediyse raporların Kanun öncesinde olduğu gibi kamu sağlık hizmeti sunucuları tarafından da düzenlenebilmesi mümkün olup yine İşe Giriş/Periyodik Muayene Formunun kullanılması ve formun yukarıda belirtilen bilgileri içerir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.

Çalışanlar, işveren tarafından en geç kaç yılda bir periyodik sağlık kontrolünden geçirilmelidir?

İş Yeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmeliğe Göre; Çalışanın kişisel özellikleri, işyerinin tehlike sınıfı ve işin niteliği öncelikli olarak göz önünde bulundurularak uluslararası standartlar ile işyerinde yapılan risk değerlendirmesi sonuçları doğrultusunda; az tehlikeli sınıftaki işlerde en geç beş yılda bir, tehlikeli sınıftaki işlerde en geç üç yılda bir, çok tehlikeli sınıftaki işlerde en geç yılda bir, özel politika gerektiren grupta yer alanlardan çocuk, genç ve gebe çalışanlar için en geç altı ayda bir defa olmak üzere periyodik muayene tekrarlanır. Ancak iş yeri hekiminin gerek görmesi halinde bu süreler kısaltılır.”

                                                                                                                          İş Güvenliği Uzmanı  Elif KIRLI

Dosya Adı Boyutu
ESTÜ Dergi nisan 2023.pdf 449,02 KB İndir Göster